Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
nose Dinle! {nəʋz}
  • [N] burun, koku alma yeteneği, emzik (mot.), meme (mot.), uçak burnu
  • [V] koklamak, koku almak, koklayarak bulmak, burnunu sürmek, genizden çıkarmak {ses}, dikkatle ve yavaşça sürmek {araba}
nose {i.}, {f.} burun; koklama hissi; burun gibi çıkıntılı yer veya şey; uçağın ön kısmı, burun; {den.} pruva; {f.} kokusunu almak; koklamak; burun ile dokunmak veya burnu sürmek; başkasının işine burnunu sokmak; ağır ağır ilerlemek; koklayarak aramak. nose cone uzay roketinin huni şeklindeki ön kısmı. nose dive uçağın baş aşağı düşmesi; baIıklama dalış; ani düşüş.nose out özellikle koklayarak arayıp bulmak; meydana çıkarmak; yarışta pek az farkla birinci gelmek. nose over burun üstü düşmek. as plain as the nose on your face besbelli, apaçık, aşikar. bite ones nose off birine ters cevap vermek. count noses bir yerde hazır bulunanları saymak. follow ones nose dosdoğru gitmek; düşünmeden hareket etmek. I paid through the nose for it Pek pahalıya mal oldu. keep ones nose to the grindstone durmadan ve sıkı çalışmak. Iead by the nose burnundan çekip sevketmek, körükörüne takip ettirmek. Iook down ones nose at hor görmek. poke ones nose in {vazifesi olmayan işe} burnunu sokmak. put ones nose out of joint ayağını kaydırmak; pabucunu dama atmak. turn up ones nose at hor görmek, beğenmemek; reddetmek. under ones nose burnunun dibinde.
nose i.
1. burun.
2. koklama duyusu.
3. burun gibi çıkıntı.
4. {uçakta} burun.
nose burun
nose nose noz İsim * burun. * koklama duyusu. * burun gibi çıkıntı. * {uçakta} burun.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bleeding of the nose
  • [N] burun kanaması
blow one's nose
  • [V] hınkırmak, sümkürmek
brown nose
  • [N] dalkavuk, kıç yalayan kimse
brown-nose
  • [V] dalkavukluk etmek, kıç yalamak
cock up the nose
  • [V] burnu havada olmak, havalarda olmak
hawk nose
  • [N] kanca burun, gaga burun
hook nose
  • [N] gaga burun
aquiline nose
  • [N] gaga burun, kargaburun
follow one's nose
  • [ID] dümdüz gitmek, burnunun dikine gitmek, bildiğini okumak
hold one's nose
  • [V] burnunu tıkamak
keep one's nose clean
  • [ID] belâdan sakınmak, pis işlere bulaşmamak, başını belâya sokmamak
look down one's nose at
  • [ID] tepeden bakmak, küçük görmek, hor görmek
pay through the nose
  • [ID] çok pahalıya almak, kazıklanmak, kazık yemek
poke one's nose into
  • [ID] burnunu sokmak, karışmak
put one's nose into
  • [ID] burnunu sokmak, karışmak
put smb.'s nose out of joint
  • [ID] gözden düşürmek, ayağını kaydırmak, papucunu dama attırmak, burnunu sürtmek, kırmak, kızdırmak
Roman nose
  • [N] gaga burun, kanca burun
thrust one's nose into
  • [ID] burnunu sokmak, karışmak
turn up one's nose
  • [ID] burun kıvırmak, beğenmemek
under smb.'s nose
  • [ADV] burnunun dibinde